Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’nın doğusunda referandumların yapıldığı bölgelerin sakinlerinin kendilerine “Kendinizi Rus gibi görüyorsanız Rusya’ya gidin” tavsiyesinde bulunan Vladimir Zelenskiy’nin sözlerini harfi harfine yerine getirdiğini söyledi.
Lavrov, New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 77. oturumunda yaptığı konuşmada, Ukrayna’nın doğusunda Kiev’den bağımsızlıklarını ilan eden Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri ile Zaporijya ve Kherson bölgelerinde Rusya topraklarına katılmak için ilan edilen halk referandumuna karşı Batı’nın öfke nöbeti geçirdiğini vurgularken, “Ama orada yaşayan insanlar aslında Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin bir röportajında kendilerine tavsiye ettiğini yapıyor. Kendisi 2021 yılının ağustos ayında o bölgelerde kendilerini ‘Rusya’ya ait” olarak gören herkesin çocukları ve torunları uğruna Rusya’ya gitmesi tavsiyesinde bulunmuştu. Oradaki halk, şimdi Zelenskiy’nin söylediğini yapıyor” diye konuştu.
Lavrov, ABD ve uydularının Ukrayna’yı Rusya’ya karşı mücadelede ‘harcanabilir materyal’ olarak gördüğünü de vurgularken, bu durumun tarafsız herhangi bir gözlemci için çok açık olduğunu belirterek, Avrupa’yı tamamen boyun eğdiren Anglo-Saksonlar için Ukrayna halkının hiçbir değeri olmadığını ifade etti.
Uluslararası güvenlik üzerine
Lavrov, uluslararası güvenlikteki durumun hızlı bir şelikde kötüleştiğini söylerken, “Bugün dünya düzeninin geleceği sorusu kararlaştırılıyor. Soru, herkesi sadece kendi yararına olan kötü şöhretli kurallarına göre yaşamaya zorlayan tek bir hegemon ülkenin kölesi olup olmayacağı. Demokratik bir ülke mi olacağız, yoksa şantaj yaparak, gözdağı vererek neo-Nazizm ve neo-sömürgeciliği destekleyen ülkenin kabul ettirmek istediği düzenin bir parçası mı olacağız. Dünya ülkeleri şimdi çok kutupluluğa doğru giderken bu bazılarını kızdırıyor” dedi.
Rusya’nın köle olmayarak ikinci seçeneği kesin olarak seçtiğinin altını çizen Rus Dışişleri Bakanı, Rusya’nın müttefiklerine, ortaklarına ve egemenlik konusunda benzer düşünen ülkelere ‘çok kutuplu’ dünya düzenine katılım çağrısı yaptığını da aktardı.
Lavrov, “Dürüst bir diyalog ve uzlaşma arayışı yerine, dezenformasyonlar ve provokasyonlarla uğraşıyoruz. Batı’nın çizgisi, diğer ülkelerin de çıkarlarını koordine etmeye ve dengede tutmaya çalışan uluslararası kurumları da tehdit ediyor. Zayıf ülkelerin korunması için var olan uluslararası hukuka güveni sarsarken, aynı zamanda adil tartışmalar için platform olarak görülen Birleşmiş Milletler’in itibarını da yerle bir ediyor” ifadelerini kullandı.
BM Güvenlik Konseyi yapısı
Lavrov, BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının genişletilmesi konusuna da değinirken, Rusya’nın daimi üye sayısının genişletilmesi konusunda daha önce de teklif götürdüğünü hatırlatarak, “Ancak burada bir görüş ayrılığımız var. Batı, kendisine bağlı ülkelerin daimi üye olmasını isterken biz Asya ve Afrika ülkelerinin daimi üye olmasından yanayız. Herhangi bir Batılı ülke Güvenlik Konseyi’ne ne getirir? Hiçbir şey. Daimi üyelikte ısrar eden Almanya ve Japonya, ABD’nin talimatlarını takip ediyor” diye konuştu.
ABD politikası hakkında
Dışişleri Bakanı, ABD’nin diğer devletlere karşı eylemlerini eleştirdiği konuşmasında, Washington ve müttefiklerini ‘tarihin çarkını durdurmaya’ çalışmakla suçlarken, “Bir zamanlar Soğuk Savaş’ta SSCB’nin dağılmasıyla zafer ilan eden Washington, kendisini neredeyse hiçbir yükümlülüğü olmayan, ancak kutsal haklara sahip olan Tanrı’nın dünyadaki elçisi ilan etti. Irak, Yugoslavya ve Libya’daki eylemlerini hatırlayalım. Herhangi bir ülke, ABD’yi memnun etmediği zaman bu tehlikeyle karşı karşıya kalabilir. ABD ve Avrupa’daki elçileri yaptırım ve kaba provokasyonları dürüst diyalog ve uzlaşma arayışlarına tercih ediyor. Uluslararası güvenlik alanındaki durum hızla kötüleşiyor. Ancak Batı’nın çıkarlarına hizmet eden tek kutuplu dünya düzeni artık geçmişte kaldı. “Bugün, ulusal çıkarları savunmaya hazır egemen devletlerin oluşumu, eşit, sosyal ve sürdürülebilir çok kutuplu bir mimarinin oluşumunu herkes görüyor. Ancak bu geri dönüşü olmayan jeopolitik süreçler, Washington ve Avrupa’daki köleleri tarafından büyük tehdit olarak görülüyor”dedi.
ABD ve uydularının BM şartlarına uygun olmayan yaptırımların dünyadaki tüm halkların ilaç, aşı, gıda dahil olmak üzere temel ürünlere erişimlerini engellediğini hatırlatan Rusya Dışişleri Bakanı, ABD’nin aynı zamanda Asya ülkelerini de yoğun bir şekilde kendi emelleri için kullanmaya çalıştığını belirterek, en iyi örneğin Tayvan olduğunun altını çizdi.
AB’nin politikası
Lavrov, Avrupa Birliği’nin katı bir diktatörlüğe dönüştüğüne de işaret ederek, “Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in İtalya’daki seçimlere bile müdahale ettiğini hatırlatırken, “Bu küstahlık, müsamahakarlık, ayrıcalıktır. Sadece onlar karar verme hakkına sahiptir. Bayan von der Leyen’in İtalya seçimleri hakkında söyledikleri şaşırtıcı. Bu tür tehditlerin daha önce herhangi bir Avrupa lideri tarafından ortaya atıldığını hiç hatırlamıyorum” diye konuştu.
Bakan, AB üyesi Baltık ülkelerinin Ruslara karşı ırkçı eylemlerine de dikkat çekerken, “Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra, AB’nin Letonya ve Estonya’daki Ruslara karşı ayrımcılığa son vermesi yönündeki acil taleplerimiz de dikkate alınmadı. Batılı komşularımızın ülke olarak Rusya’ya, ulus olarak Ruslara karşı ırkçı içgüdüleri olduğunu zaten aldıkları kararlar ve sarf ettikleri sözlerden kolaylıkla anlayabilirsiniz” ifadelerini kullandı.
Ukrayna krizi hakkında
Dışişleri Bakanı, Rusya’nın Ukrayna ile müzakereleri reddetmediğini dile getirirken, ancak Kiev’in müzakereleri ne kadar uzun süre reddederse, müzakere masasına oturmanın kendileri için bir o kadar zor olacağını da hatırlattı.
Lavrov, ABD’nin Ukrayna’daki silahlı çatışmaya doğrudan taraf olduğunun kabul edilmesi gerektiğine vurgu yaparak, Ukrayna ordusunun komutanlarının füze saldırılarında belirlenen hedeflerin Amerika tarafından kararlaştırıldığını ifade etti.
Bu gerçeğin Ukrayna’da ölümcül silahların hedeflerini belirleyen ABD’nin savaşa doğrudan katılımı anlamına geldiğini sözlerine ekledi.