ABD Savunma Bakanlığı Uluslararası Güvenlikten Sorumlu Müsteşarı Celeste Wallander, Ukrayna’nın şu anda hedefinin Kherson bölgesinde Dinyeper nehrinin batı yakasındaki hattı kırarak Rus güçlerini nehrin karşı kıyısına itmek olduğunu söyledi.
Washington merkezli Uluslararası Stratejik Etütler Merkezinde (CSIS) Ukrayna’daki çatışmalarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Wallnder, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kendisi gibi düşünenleri çevresine topladığı için Ukrayna konusunda farklı fikirler duymadığını ve dolayısıyla savaşta başarısız olduğunu öne sürdü.
Rusya-Ukrayna savaşından çıkarılacak derslerin halen ABD kurumlarınca çalışıldığını belirten Wallander, kendisinin çıkardığı en kritik dersin “ittifakların önemi” olduğunu ifade etti.
Wallander, kış boyunca ABD ve müttefiklerinin Ukrayna’ya silah yardımı yapmaya devam edeceğini kaydetti.
Ukrayna’nın Donetsk ve Lugansk bölgelerinde ve Kharkov bölgesinde dikkati çekici stratejik başarılar elde ettiğini anlatan Wallander, “Özellikle Liman kentinin son zamanlarda alınması çok büyük darbeydi ki bu Rus güçlerinin ileri cephelere yönelik idame ve ikmal kabiliyetini son derece önemli ölçüde etkileyecek.” diye konuştu.
Savaşın yakın gelecekteki durumuna ilişkin de değerlendirme yapan Wallander, “Ukrayna’nın hedefi Kherson bölgesinde Rusya’nın Dinyeper nehrinin batı yakasındaki köprübaşı hattını karşı kıyıya doğru itmektir. Bu hem Ruslar için büyük bir mağlubiyet olacak çünkü bu yılın başında ilan ettikleri hedefleri arasında olan Odessa’yı alma hedefini daha da geriletmiş olacak. Aynı zamanda kış boyunca yaşanacak sıcak çatışmayı azaltarak Ukrayna’ya daha iyi bir savuma pozisyonu sağlamış olacak.” dedi.
Wallander, bu hedeflerini gerçekleştirmesi için de Ukrayna’nın ABD ve uluslararası toplumun silah yardımına ihtiyacı olacağına işaret etti.
Avrupa, Rusya’ya yönelik uyarı sinyallerini göremedi
Avrupa’nın güvenliğinin temellerinin Rusya tarafından sarsıldığı için Ukrayna savaşının en büyük yansımasının Avrupa’ya yönelik olduğunu belirten Wallander şöyle devam etti:
“Soğuk Savaş’ın bitmesiyle Avrupa derin bir nefes aldı. Artık Soğuk Savaş yoktu. Avrupa kıtasında Birinci, İkinci Dünya Savaşları ile Soğuk Savaşın ardından artık iki kutuplu bir kapışma yoktu. Avrupa Rusya ile ekonomik rekabet, yatırım gibi konularında çoğulcu bir entegrasyonun menfaatlerini beraberinde getirecek bir güvenlik iş birliğine hazırdı. Yanlış da değildi bu. Ancak Avrupa ülkelerinden birçoğu bu iyi bir gelecek fikrine o kadar yatırım yapmışlardı ki yaklaşık 20 yıldır gelmekte olan uyarı işaretlerini ve en azından Rusya’nın 2014’te Kırım ve Donbass’ı işgalini bile Putin bu denli tehlikeli yola gideceğini bile göremediler. Ancak Putin’in yolunun bu olmadığına dair her türlü şüpheyi ortadan kaldırmayı başardık ve Avrupa’nın bunu ciddiye alması gerektiğini ortaya koyabildik.”
Wallender, Avrupa’nın Rusya tehdidini artık ciddiye aldığını ve Rusya’nın Ukrayna konusunda hesap vermesi gerektiği konusunda küresel liderlik yaptığını ifade etti.