Türkiye ile ilişkilerden sorumlu Rusya Dışişleri Bakanlığı 4. Avrupa Departmanı (4ED) Başkanı Yuri Pilipson, Ankara’nın ilgi duyması halinde Rusya’nın Türkiye’ye savaş uçağı tedariki için çalışmalara başlayabileceğini söyledi.
Rus resmi haber ajansı RIA Novosti’ye demeç veren Pilipson, “Ankara, havacılık da dahil olmak üzere Rus savunma ürünlerini satın almakla ilgilenirse, ilgili departmanlarımız bu talepleri yerine getirecektir. Talep gelmesi halinde savaş uçaklarının tedariki için çalışmalara başlayabiliriz” dedi.
S-400 tedarikleri hassas konu
Moskova’nın Türkiye’ye S-400 füze sisteminin ikinci parti tedarikleri konusunda çözülmesi imkânsız herhangi bir engel görmediğini de belirten Pilipson, “Bu projenin hayata geçirilmesi yolunda çözülemeyecek hiçbir sorun görmüyoruz” derken, bu hassas konunun Türkiye’nin ulusal çıkarlarının zarar görmemesi için bilgi kirliliğinden uzak bir gizlilikle yürütüldüğünü ifade etti.
Pilipson, halihazırda Batı devletlerinin Rusya’ya karşı bir dizi kısıtlayıcı önlem uyguladığını hatırlatırken, ancak Batı’nın bunu demokrasi ve insan haklarını korumak için değil, büyük silah pazarındaki rakibi ortadan kaldırmak için uyguladığının altını çizdi.
Türkiye ile S-400 tedarik anlaşmalarının popüler haber kapsamına girme ihtimalinin düşük olduğuna değinen diplomat, bu gibi karşılıklı anlaşmalarda gizlilik ve mahremiyetin önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Rusya ve Türkiye, 2017 yılında S- 400 tedariklerinde ikinci parti konusunda anlaşmaya varmış, 2,5 milyar dolar değerindeki S-400 sistemi için ilk sözleşmeyi imzalamıştı. İlk teslimat 2019 yaz-sonbahar aylarında yapıldı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in birçok kez Rus savunma sanayinin ordunun ihtiyaçlarını tam olarak ve modern ileri teknoloji kullanarak karşılayabileceğini belirttiğini kaydeden Pilipson, Rusya’nın aynı zamanda üretimde başka ülkelerin teknolojilerini kullanma olasılığını da dışlamadığını aktardı.
Rusya, teröre destek veren ülkelere silah satmıyor
Pilipson, Batı ülkelerinin aksine Rusya’nın toplumları kendi amaçları doğrultusunda kandıran ve teröre destek veren diğer ülkelere silah satmadığını kaydederken, şu şekilde konuştu:
“Rusya’nın savunma sanayii iş birliklerindeki yaklaşımı ile diğer ülkeler arasındaki temel fark, Rusya’nın kendi güvenliklerini sağlayabilmesi için silah sattığı ülkelerin bu haklı ihtiyaçlarını kötüye kullanılmasını reddetmesidir. Kar elde etmek için vicdansız şantaj ve tehdit yöntemlerinden çekinmeyen bazı Batılı devletlerin aksine Rusya, egemenlik, eşitlik ve devletlerin iç işlerine karışmama ilkeleri rehberliğinde diğer ülkelere yardım ediyor. Kendi hedeflerimiz uğruna toplumları kasıtlı olarak kışkırtmak için silah satmıyor, teröre destek vermiyoruz.”
Türkiye’deki gaz merkezi herkesin çıkarı için önemli
Türkiye’de oluşturulması planlanan doğalgaz dağıtım merkezine de değinen Rus diplomat, Türkiye’deki gaz merkezinin dünya pazarlarında dengeleyici bir etkiye sahip olacağının altını çizerken, projenin hem tedarikçilerin hem de tüketicilerin çıkarlarını güvence altına alacağını söyledi.
Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, yakın zamanda yaptığı açıklamada, bu projenin sadece Türkiye’de bir ticaret platformu oluşturulmasıyla sınırlandırılmayacağını söylemiş, aynı zamanda altyapının geliştirilmesi ve güney yönünde arzın artırılmasına katkıda bulunacağını bildirmişti.
Diğer ülkelerin de bu projeye katılabileceğini ifade eden Novak, Cezayir, Katar ve Azerbaycan’ın da güney yönünden Avrupa’ya gaz sağladığını hatırlattı.
Sinop’taki Nükleer Santral hakkında
Demecinde Rusya-Türkiye ilişkilerinin potansiyelinin çok önemli ve büyük olduğuna vurgu yapan Pilipson, gelecekte ikili ilişkilerde çok değerli sonuçların beklendiğini söylerken, Sinop’ta inşa edilmesi planlanan nükleer santralin bu sonuçlardan bir tanesi olduğunu ekledi.
Sinop’ta yapımı planlanan nükleer santralin ne zaman başlayacağı veya biteceği ile ilgili açıklama yapmanın uygun olmadığına değinen Pilipson, “Bu büyüklükteki işler, kapsamlı bir hazırlıklar, inşaatın tüm yönlerinin titizlikle değerlendirilmesi ve uygun koşulların yaratılmasını gerektirir. Akkuyu NGS’ye benzer yeni projenin uygulanması, yalnızca coğrafi özellikler nedeniyle bile olsa farklılık gösterir. Nükleer santralin yeri, ilgili sahalarda ilgili altyapının mevcudiyeti, bölgelerin ekonomik yapısı ile ilişkilidir. Bakanlık olarak bizim şu anda anlaşmalarla ilgili son tarihler belirlemeye çalışmamız pervasızlık olur. Nükleer Güç Santrali inşaatı sanata benzer. Yetenekli ve profesyonel insanların muazzam çabalarının birleşimiyle yaratılır” ifadelerini kullandı.
Diplomat, Rusya-Türkiye ilişkilerinin potansiyelinin çok önemli olduğunu ve gelecekte iki ülkenin izlediği yolda yeni ve iddialı sonuçların beklendiğini kaydetti.