Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımların ardından, yerel para birimleri olan ruble ve TL ile yapılan ticaret önemli bir artış gösterdi.
Rus kredi kartlarının yurt dışında kullanılmaması, dolar ve Euro ile bankacılık işlemlerinin yapılamaması gibi faktörler, yerel para birimleri ile ticareti hızlandırdı. Bu durum, Türkiye ve Rusya arasındaki ticari ilişkilerde yeni bir kapı açtı.
Son dönemlerde Türkiye’de ruble dolaşımı gözle görülür bir şekilde arttı ve artık ruble kabul eden işletmelerin sayısı da artmaya başladı. Bu durum, iki ülke yönetiminin yıllardır yaygınlaştırmaya çalıştığı ancak bir türlü istenilen noktaya gelemeyen yerel para birimi ile ticareti arttırdı. Bu artışın kahramanı tek başına Batı yaptırımlarının yasakladığı dolar ve Euro ile transferleri dersek yanılmamış oluruz. Bu sorun baş gösterince yerel para birimleri ile ticaretin en iyi çözüm olduğu ortaya çıktı.
Yerel para birimleri ile yapılan ticaret, ülkelerin dış ticaretindeki bağımsızlığı ve ticaret hacmini artırması beklenen bir sonuç. Ancak batı yaptırımları, bu süreci hızlandırdı ve yerel para birimlerinin uluslararası ticarette daha fazla kullanılmasını teşvik etti. Kim derdi ki Batı yaptırımları bu işe yarayacak! Ayrıca yaptırımların Rus ekonomisi üzerinde olumsuz etkisi kadar olumlu etkilerini de ders çıkaracak kadar yaşayarak gördük.
Ruble’nin Türkiye’de daha fazla kullanılması, finansal sisteme yeni bir alternatifi de beraberinde getirdiğini görüyoruz. Bakıldığında Türkiye’nin ekonomik çıkarlarına olumlu bir etki yarattığı kadar Ruslar içinde avantajlı bir yapı yaratmış durumda. Yerel para ile ticaretin miktarı arttıkça iki ülkenin de dış ticaretini yukarı taşıyor. Geçen yıl tüm olumsuzluklara rağmen 60 milyar doların üzerini gören ikili ticaret hacmi bu gidişle hedeflenen 100 milyar doları çok daha kısa sürede yakalayacak.
Artık, bizim de dolarla ifade edilen ticaret hacimlerinin yerine ruble veya TL ile ifade edilen ticaret hacimlerine geçmemiz gerektiğini düşünüyorum.