Rusya’da yaşayan vatandaşlarımızın, diğer birçok ülkede yaşayan gurbetçilere göre seçim sürecini daha sakin geçirdiğini gözlemlemek hoşuma gitti.
Hem ilk tur seçimlerde hem ikinci tur seçimlerinde en ufak bir olayın yaşanmaması sevindirici olduğu kadar örnek gösterilecek bir yaklaşım biçimi.
Ülkemizde maalesef siyasete olan ilgi ve tutku, bir futbol takımının taraftarlığı gibi fanatik bir şekilde ortaya çıkmış durumda. Bu bakış açısı ile siyasi partilere olan yaklaşım, insanları bölmekte, kutuplaşmaya ve karşılıklı nefret duygularına yol açıyor. İnsanlar arasındaki hoşgörü eşiği oldukça düşmüş durumda. Hatta bu bakış açısı başka ülkelerde yaşayan vatandaşlarımız arasında bir tık daha da ileriye taşınmış gözüküyor. Özellikle Avrupa’daki vatandaşlarımız arasında. Basından takip ettiğim kadarıyla ile ülkenin birinde Türkiye’deki seçimde oy kullanma işlemi sırasında yaşananlardan dolayı o ülkede sandığın kurulduğu bölgede olağanüstü durum bile ilan edilmiş. Güler misin ağlar mısın…
Bütün bunları görünce, Rusya’da yaşayan vatandaşlarımızın yaklaşımı örnek sayılacak düzeyde. Herkes kendi siyasi görüşünü ve tercihini içinde yaşıyor. Vatandaşlarımız arasında siyasi konulu tartışmalarda bile geniş bir perspektiften yaklaşmaya çalışma çabaları var.
Belki bu durum, Rusya’daki nüfusumuzun (97 bin kişi civarında) bir çok ülkedeki vatandaşlarımızın sayısına göre daha az olmasından, kaynaklanıyor olabilir.
Ancak, buradaki insanların karakterlerine baktığımızda, vatandaşlarımızın karşılarındaki kişiyle farklı düşüncelere sahip olsalar bile daha sakin ve yapıcı bir tutum sergilediklerini gözlemliyorum. Çok sert tartışmalar olsa bile, sonunda “Biz yurt dışındayız ve aynı ülkenin vatandaşıyız” diyerek konuyu kapatma eğiliminde olduklarını defalarca gördüm.
Burada toplumumuzu oluşturan bireylerin Rusya’ya geliş nedenleri bu yapıyı ortaya çıkaran esas etmen. Rusya’ya gelen vatandaşlarımız Avrupa’ya gidenlerin onlarca farklı sebebine karşı; yatırım amaçlı, çalışma amaçlı veya evlenerek geldiğini hatırlatmak isterim.
Bu davranış biçimi hem ülke olarak özlediğimiz bir yaklaşım tarzı hem de örnek gösterilecek bir yaklaşım tarzı. İnsanlar aynı düşünmek zorunda değil ama birbirine asgari de olsa saygı göstermek zorunda. Yurt dışında yaşayan bir toplumun içindeysen bu zorunluluk daha da artıyor.