Rusya’dan “ne olursa olsun” doğrudan enerji tedariklerini reddeden Avrupa Birliği’nin (AB) sanayi sektörü, yükselen enerji fiyatları sonucu artan maliyetler ile boğuşurken, aynı zamanda yenilenebilir enerji politikasının saplantılı bir şekilde uygulandığı kıtada, sanayideki toparlanmanın ancak elektrik tüketim fiyatlarının düşürülmesi ile sağlanabileceği düşünülüyor.
Ulusal Enerji Güvenliği Fonu’nun önde gelen analistlerinden Igor Yushkov, Rusya’dan daha ucuz enerji tedariklerini reddeden AB’nin sanayisinde gelişim için fiyat istikrarının şart olduğunu vurgularken, aksi takdirde işletmelerin uzun vadeli yatırım imkanlarından mahrum kalacağının altını çizdi.
Lenta haber merkezine demeç veren Yushkov, “Şu anda Rus gazı olmadan istikrarı sağlamak neredeyse imkansız” ifadelerini kullanırken, Avrupa ülkelerinin geçtiğimiz yıl büyük ölçüde yeraltı gaz depolarında oldukça yüksek bir doluluk düzeyi elde etmeyi başardığını, ancak sanayi sektörü ve devam eden sanayisizleşme nedeniyle günlük tüketimin azalmasının bu doluluk oranlarına ulaşılmasında çok önemli bir rol oynadığını belirtti.
Avrupa ekonomisinin durgunluk döneminde olduğuna değinen uzman, “2022’nin dördüncü çeyreği ve 2023’ün ilk çeyreğinde bir durgunluk yaşandı. Asıl soru, ülkelerin endüstriyel toparlanmaya geri dönüp dönemeyecekleridir. Bundan açıkçası şüpheliyim. Avrupa endüstrisinin restorasyonu için istikrar gerekli. Ancak istikrarsız elektrik fiyatları karşısında iş dünyası uzun vadeli planlar yapamaz, yeni projeler için yatırım kararları veremez, eski işletmeleri de modernize edemez” diye konuştu.
Yenilenebilir enerji istikrar sağlamıyor
Geçen yıl gaz fiyatlarının 2 bin doların üzerine çıktığını, şimdi ise 300 dolarda olduğunu hatırlatan Yushkov, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Ancak fiyatlar bir günde 500 dolara kadar çıkabiliyor. Böyle büyük dalgalanmalar olunca şirketler bütün planlarını dondurarak istikrar bekliyor. Bekledikçe de toparlanma gecikiyor. Bir de keskin dalgalanmalar, Avrupa ülkelerinin alternatif enerji kaynaklarına yüksek bağımlılığı ile ilişkili. Örneğin rüzgarlı ve güneşli havalarda, yel değirmenlerinin ve güneş panellerinin verimli çalışması nedeniyle fiyatlar düşebiliyor. Hava değişince ise fiyatlar önemli ölçüde artıyor. Rusya bu pazarı istikrara kavuşturabilirdi. Güneş battığında ve rüzgar kesildiğinde, gerekli hacimlerde gazı ülkemizden satın almak her zaman mümkündü. Artık teslimatlar asgari düzeyde, çünkü onları fiziksel olarak gerçekleştirmek imkansız. Ancak siyasi durum değiştiğinde Rusya yeniden son çare olabilecek tedarikçi haline dönüşebilir. Çünkü bu arada kimse sözleşmeleri bozmadı.”
Yushkov, şimdiden Avrupa’daki istikrarsız fiyatlara dayanamayan işletmelerin çoğunun üretimini yenilenebilir enerjiye böyle bir bağımlılığın olmadığı Asya ve Amerika Birleşik Devletleri’ne kaydırmaya çalıştığını vurgularken, demecini, “Elbette Avrupalılar alternatif tedarikçiler bulabilir. Ancak bu, rakiplerle LNG hacimleri için mücadele etmeniz gereken küresel pazara dahil olmanız demek. Şimdi fiyatlarda bir soluklanma görüyoruz ama kış soğuk geçerse yine kıtlıklar yaşanacaktır. Avrupa sanayisi de yüksek elektrik fiyatları nedeniyle ürünlerini küresel piyasalara sunarken rekabet edemez hale gelecektir” diye bitirdi.