Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya Devlet Başkanı’nın bu yıl birleştirilen yıllık Büyük Basın toplantısı ve Direkt Hat kapsamında yaptığı açıklamada Türkiye lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın Gazze’deki krizin çözümünde oynadığı önemli role dikkat çekti ve orada yaşananları bir felaket olarak nitelendirdi.
Türk Basını adına soru soran Anadolu Haber Ajansı temsilcisi Ali Cura’nın “Sayın Başkan, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırıları sonucunda her 6-7 dakikada bir çocuk öldürülüyor. Halihazırda 8 bin Filistinli çocuk ve 6 binden fazla kadın öldürüldü. Ne yazık ki BM ve dünyanın büyük güçleri bu saldırıları durduramıyor. BM’nin işlevini yitirdiğini düşünüyor musunuz?
Ve Filistin’deki bu durumla bağlantılı olarak Türkiye ve Rusya arasında bölgede barışın sağlanması için ortak çabalar var mı? Bunun dışında Moskova ve Ankara arasında uluslararası ve bölgesel konularda ortak planlar nelerdir? Yakın gelecekte Türkiye’yi ziyaret etmeyi planlıyor musunuz?” sorusu üzerine şu açıklamayı yaptı:
“Öncelikle Gazze’de neler olduğuna bakıyorum… Şimdi kendi tanımlamamı yapacağım; Genel olarak söylediklerinize katılıyorum, ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gazze’deki durumun düzeltilmesinde oynadığı önemli ve öncü role dikkat çekmek istiyorum. Kendisi kesinlikle bu trajediye dikkat kesilen ve durumu daha iyi hale getirmek, uzun vadeli barış koşullarını yaratmak için her şeyi yapan uluslararası toplum liderlerinden biridir. Bu çok açık. Kendisi bu yönde çok aktif. Tanrı ona sağlık versin. Çünkü yaşananlar elbette bir felaket.
Şu anda Ukrayna kriziyle ilgili durum hakkında konuşuyoruz ve anladığım kadarıyla geri döneceğiz. Ancak siz ve buradaki herkes ve tüm dünya şunu görebilir (özel askeri operasyona ve Gazze’de olanlara bakın ve farkı hissedin): Ukrayna’da böyle bir şey yok.
Binlerce çocuğun, kadının ölümünden bahsettiniz. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri bugünkü Gazze Şeridi’ni dünyanın en büyük çocuk mezarlığı olarak nitelendirdi. Bu değerlendirme çok şey anlatıyor. Bu objektif bir değerlendirme, burada ne söyleyebilirim ki.
BM’nin rolüne gelince. Bilirsiniz, burada olağandışı bir şey yok, ben de bundan bahsetmiştim. Sonuçta, Soğuk Savaş sırasında, farklı güçler, farklı devletler, diğer ülkeler tarafından desteklenen bazı kararları sıklıkla engelledi. Ancak BM aslında uzlaşı arayacak şekilde kurulmuştur. Ve eğer bu bulunamazsa, o zaman kararlar alınmaz. BM’nin yaşamında olağandışı bir şey yoktur, özellikle Soğuk Savaş sırasında her zaman böyle olmuştur. Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Gromyko’ya “Bay Hayır” denmesi tesadüf değildir, çünkü Sovyetler Birliği çoğu zaman veto ederdi. Bu çok mantıklı, veto orada, bir ülkenin kendisine düşman olarak algıladığı eylemlerin gerçekleşmemesi anlamına geliyor. Bu önemlidir ve bu tür mekanizmaları BM’de tutmak önemlidir, aksi takdirde Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki meşhur dönemde olduğu gibi sadece konuşan bir dükkana dönüşecektir.
Ancak bu, bu mutabakatların aranamayacağı ve aranmaması gerektiği anlamına gelmez. Aramalıyız. Biz ve Türkiye, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasına ilişkin BM kararlarının uygulanması gerektiği gerçeğinden hareket ediyoruz ve bu son derece önemli. İsrail-Filistin çözümünün temellerini oluşturmamız gerekiyor.
Şimdi de planlara gelelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ben bu konularda sürekli temas halindeyiz ve çok benzer pozisyonlara sahibiz. Kendisiyle görüşebileceğimizi düşünüyorum, bunu gerçekten planlıyorum. Yakın zamanda kendisiyle görüşmeyi planlamıştım ancak burada sır olmadığını söyleyebilirim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın programı uymadı. Türkiye’ye gitmeye hazır olmama rağmen, bunu ona söyledim ama onun programına göre olmadı. Onun tarafından olmadı, benim tarafımdan değil. Olur böyle şeyler. Ama belki önümüzdeki yılın başında bu ziyareti gerçekleştirmeyi kararlaştırabiliriz.
Çabalarımıza gelince. Biliyorsunuz yakın zamanda iki Arap ülkesindeydim, Suudi Arabistan’daki, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki dostlarımızla görüştüm ve Mısır’la da temas halindeyiz.
Birincisi. İnsanları Gazze’de tutmamız gerekiyor.
İkincisi. İnsanlara büyük bir insani destek vermemiz gerekiyor.
Ben Emirlikler’deyken, Emirlik tarafının Gazze’de bir sahra hastanesi kurduğu ortaya çıktı, ancak Refah’tan, geçiş noktasından ve Mısır sınırından çok uzakta değil. Rusya’nın da oradaki stadyumda bir hastane açmasının mümkün olabileceğini konuştuk. Ancak bunun için elbette hem Mısır’ın hem de İsrail’in rızasına ihtiyacımız var. Mısır Cumhurbaşkanı ile konuştum, kendisi de olumlu bakıyor, destekliyor. Başbakan Netanyahu ile konuştum, çeşitli güvenlik kurumları arasında istişarede bulundular. İsrail tarafı Gazze’de bir Rus hastanesi açmanın güvenli olmadığına inanıyor.
Ancak bu çabalarımızı durduracağımız anlamına gelmiyor. Bugün güvenli değilse ve İsrail tarafı bunu desteklemiyorsa, yine de İsraillilerle bir anlaşmamız var ve bizden tıbbi ekipman ve ilaç tedarikini arttırmamızı istediler ve elbette bunu yapacağız. Dolayısıyla mevcut olayların tüm taraflarıyla temas halindeyiz ve aktif bir şekilde çalışacağız.”
Putin, Batı ile normalleşme hakkında konuştu
Putin, Rusya’nın kimseyle ilişkilerini bozma niyetinde olmadığını söyledi. Rus liderin açıklamalarına göre Moskova onlarca yıldır Ukrayna ile ilişkiler kurmaya çalışıyordu. Daha sonra Ukrayna ülkede bir darbe başlattı ve sonrasında ortaya çıkan çatışma büyük bir trajediyi andırıyor.
Putin yaptığı açıklamada “Ukrayna’nın güneydoğusu her zaman Rusya yanlısı olmuştur. Ancak Kiev yönetimi kimlik konusunda “tarihi saçmalıklar” uydurdu. Aynı zamanda 2014 darbesinden sonra Rusya, Ukrayna ile normal ilişkiler kurmasına izin verilmeyeceğini anladı. Batılı ülkeler Yanukoviç hükümeti ile protestocular arasındaki anlaşmaların garantörü olarak imza attılar ama kısa bir süre sonra meşru hükümetin devrilmesini organize ettiler” diye konuştu.
Putin, tüm bunların şu anda yaşadığımız trajediye yol açtığını ve Avrupa’nın da buna seyirci kaldığını vurguladı.
Putin açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerine gelince, Moskova onlarla ilişki kurmaya hazır, ancak Washington’un emperyal politikası bu süreci engelliyor.” Putin’in açıklamalarına göre Amerikalı elitler diğer ülkelere saygı duymaya başlamalı ve yaptırım uygulamak yerine uzlaşma aramalı, böylece etkileşim geliştirilebilir.
Putin Rus ekonomisiyle ilgili olarak, “Rus ekonomisinin bu yıl yüzde 3,5 büyümesini bekliyoruz. Bu iyi bir gösterge, geçen yılki düşüş toparlanıyor” ifadelerine yer verdi.
Putin, Rusya’da reel ücretlerin enflasyondan arındırılmış olarak yaklaşık yüzde 8 artacağı bilgisini paylaştı.
Putin, “Devletin Dış Borcu 46 Milyar Dolardan 32 Milyar Dolara düşecek” dedi.
Putin, ikinci seferberlik dalgası olmayacağını ifade etti.
Putin, “Askeri operasyon hedeflerimize ulaştığımız zaman barışla sonuçlanacak” vurgusunda bulundu.
Putin, “Bugün Ukrayna neredeyse hiçbir şey üretmiyor, her şey batıdan geliyor, ancak bedavalar bir gün sona erecek” açıklamasında bulundu.
Putin, İstanbul görüşmeleri hakkında konuştu
Putin: İstanbul görüşmeleri sırasında Ukrayna’nın askerden arındırılması konusunda mutabakata varıldı ve artık meseleyi müzakere etmek ya da güç kullanarak çözmek mümkün.
Putin, hesaplamalarda ulusal para biriminin kullanılmasının faydalarından bahsetti
Putin: Hesaplamalarda ulusal para birimini ne kadar çok kullanırsak, egemenliğimiz ve kabiliyetlerimiz o kadar artar.
Putin: Ulusal para biriminin dolara sabitlenmesi ciddi sosyo-ekonomik sorunlarla doludur.
Putin: Rusya dolardan vazgeçmiyor, ancak dolar ve avro cinsinden anlaşmalarda sorun yaşamaya başladık.
Rublenin Rusya’nın dış ticaretindeki payı yüzde 40’a yükseldi
Putin: Eylül 2023 itibariyle Rusya’nın dış ticaretinde rublenin payı yüzde 40’a, yuanın payı yüzde 33’e yükseldi, dolar ve euronun payı ise yüzde 24’e geriledi.