Rusya ile Batı arasındaki gerilime bir bakış!

0
37

Geçtiğimiz hafta, Rusya ile Batı arasındaki restleşme, tüm dünyanın yüreğini adeta ağzına getirdi. Üçüncü Dünya Savaşı söylemini artık daha sık duyar hale geldiğimiz bu dönemde, uluslararası siyaset endişe verici bir çizgide ilerliyor.

Ülke olarak, Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmanın barışla sonuçlanmasını en çok isteyen milletlerden biri olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Üstelik bunu diğer bazı ülkeler gibi göstermelik değil, samimi ve gönülden bir şekilde istiyoruz. Türkiye olarak barışın tesisini her zaman önceleyen bir yaklaşım sergiliyoruz.

Zaman zaman katıldığım televizyon programlarında ve yorumculuk yaptığım radyo yayınlarında da sıkça dile getiriyorum: Batı, Rusya’yı bizim kadar iyi tanımıyor. Ellerinde hazır bir “Rusya şablonu” var ve Rusya’yı bu dar perspektiften değerlendirmeye çalışıyorlar. Bence aldıkları kararların gerçekle bu kadar alakasız olmasının temel sebebi de bu. Hatta burada yaşayan Batılı iş insanlarıyla sohbet ettiğimde bile, Rusya hakkında yaptıkları yanlış analizlere defalarca şahit oldum. Bu durum, Rusya’nın dinamiklerini anlayamamalarından kaynaklanıyor.

Ortaya pembe bir tablo çizmek niyetinde değilim, ama gözlemlediğim kadarıyla Batı’nın attığı her adıma, (ister barışa olsun ister çatışmaya) Rusya iki adımla karşılık verecek kadar stratejik bir planlamaya sahip.

Batı’nın, kıyamet senaryolarını çizmesine de gerek yok; Rusya’nın Nükleer Doktrin’ini güncellemesi, hemen yarın düğmeye basacakları anlamına gelmiyor. Sahada zaten konvansiyonel silahlarla üstünlük sağlamış durumdayken nükleere başvurması çok mantıklı gelmiyor. Üstelik hemen yanı başındaki Ukrayna için kullanma olasılığı yüzde bir bile değil. Batı kışkırtmazsaydı Rusya, yeni teknolojik silahlarını dahi devreye almazdı.

Kanımca, Rusya ile masaya oturularak orta yol bulunabilir. Yirmi yılı aşkın bir süredir, Moskova’da yaşıyorum. Bugüne kadar sıradan Rus vatandaşlarıyla yaptığım sohbetlerde bile konuşarak bir çok konun çözüldüğünü gördüm.

Dünyanın ortak bir barışa ihtiyaç duyduğu bu dönemde, her iki tarafın da uzlaşı için çaba göstermesi hayati önem taşıyor.