Rusya’da ulusal para birimi rubleyi istikrara kavuşturmak ve ülkenin finansal bağımsızlığını artırabilmek için rublenin altına ve çeşitli emtialara endekslenmesi tartışılıyor.
Yaklaşık 2 bin 300 ton altın rezervi ve yılda yaklaşık 300 ton altın üretimiyle Rusya’nın, rubleyi altına endekslemesi fikrine yönelik tartışmalar, yaptırımlar ve Rus yetkililerden gelen açıklamalarla hız kazandı.
Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev, 26 Nisan’da Rossiyskaya Gazeta’ya verdiği röportajda, Rus uzmanların “iki döngülü parasal ve finansal sistem” üzerinde çalıştıklarını söylemişti.
Projeye göre, Rus rublesinin altın ve döviz değeri olan çeşitli emtialara endekslenmesinin araştırıldığını belirten Patruşev, “Sonuç itibarıyla ruble döviz kuru gerçek satın alma gücü paritesine karşılık gelecek. Herhangi bir ulusal finansal sistemin egemenliğini sağlamak için ödeme araçlarının esas bir değere ve fiyat istikrarına sahip olması, dolara bağlı olmaması gerekir.” ifadesini kullanmıştı.
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov da söz konusu açıklamanın ardından rublenin altın ve çeşitli emtialara endekslenmesi konusunun gündemlerinde olduğunu teyit etmişti.
Rus rublesi, Batılı ülkelerin yaptırımlarının ardından dolar karşısında 70 seviyesinden 130 seviyesine kadar çıkmış, ülkede yaşanan döviz krizi nedeniyle Rusya Merkez Bankası, sert sermaye kontrolleri uygulamaya başlamıştı. Ardından ruble, dolar karşısındaki kayıplarını telafi ederek 60 seviyesinin altına geriledi.
Rusya Merkez Bankası, 28 Mart’ta aldığı kararla geçici olarak, piyasadan gramına 5 bin ruble sabit fiyatla altın alacağını duyururken, bazı Rus ve uluslararası ekonomistler, söz konusu adımın “rublenin altına endekslendiği” anlamına geldiğini öne sürmüştü.
Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, rublenin döviz karşısındaki serbest dalgalı yapısının korunması gerektiğini belirterek, rublenin altına endekslenmesi fikrinin gündemlerinde olmadığını bildirmişti.
Altın standardı Rusya’da 19’uncu yüzyılda denenmişti
Rus ekonomisinin, “Batılı ülkelerin kapsamlı yaptırımları nedeniyle kapsamlı bir değişim sürecine girdiği” yorumları ağırlık kazanırken, Rus rublesinin altına endekslenmesi konusu ülke tarihinde ilk defa gündeme gelmiyor.
Rus İmparatorluğu’nda 1892 ila 1903 yıllarında maliye bakanlığı görevini yürüten Sergey Vitte, 1897’de ülkede “altın standardı” uygulaması başlatmıştı.
Söz konusu adımın ardından ruble önemli oranda devalüe olmuş, bu sayede ihracat gelirleri artarken, ülkeye yapılan dış yatırımlar da artış kaydetmişti. Vitte, özellikle sanayide yaşanan hızlı büyüme sayesinde “Rus sanayileşmesinin babası” lakabını kazanmıştı.
Rus tarihçi Aleksandr Bugrov ise Rusya Merkez Bankası için kaleme aldığı makalede, Vitte’nin altın standardı uygulamasının, ülkede artan dış yatırımlar için bir gerekçe olmadığını, ülkenin zaten cazip bir pazar konumundayken söz konusu uygulama nedeniyle Rusya’nın dış borcunun idare edilemeyecek kadar arttığını belirtti.
Rublenin değerinin altına endekslenmesine yönelik uygulama, 1. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle sona ermiş, savaşın ardından tekrar uygulanması gündeme gelse de bir daha yürürlüğe konulmamıştı.
Mali sistemin dönüşüm sürecinde zorluklar bekleniyor
UNIVER Capital Sermaye Piyasası Bölümü Direktörü Artem Tuzov, yaptığı açıklamada, 100 yıl önce nakit paraların altın üzerinden denklikleri olduğunu anımsattı.
Modern teknolojilerin geliştiği çağımızda ise fiat paralara veya metallere endeksli kripto paraların geliştiğine işaret eden Tuzov, “Rublenin de belirli ihracat ürünlerine endekslenmesi benzer bir şekilde geliştirilebilir. Dijital ruble projesiyle iki döngülü parasal sistem yapılabilir. Ülke içerisinde fiat ruble ve uluslararası ortaklar için de belirli ihracat ürünlerine endeksli bir dijital ruble olabilir.” diye konuştu.
Tuzov, böyle bir sisteme geçişin zorluklar yaratacağını belirterek, vatandaşların döviz cinsinden birikimlerinin de zarar görebileceğini kaydetti.
Ruble üzerinden düşük maliyetli üretimdeki karlılıkların azalacağını, ihracatçıların da bu nedenle zarar görebileceğini ifade eden Tuzov, “Ancak sonunda Rusya, vatandaşların satın alma gücünde kalıcı bir düşüşe yol açan ve rublenin sürekli değer kaybetmesine dayalı bir ekonomiden kurtulabilir.” dedi.
Mevcut uluslararası finansal sistemin doğasını “sömürgeci” olarak tanımlayan Tuzov, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Batılı ülkeler enflasyon korkusu olmadan sonsuza kadar para basabilirken, gelişmekte olan ülkeler sürekli olarak ulusal para birimlerinin değer kaybetmesinden muzdarip. Rusya, gelişmekte olan ülkelerin bu yasal sömürüsünden kurtulmayı başarırsa bu çığır açan bir gelişme olacaktır. Bu da ülkeler düzeyinde bu kölelikten nasıl kurtulabileceği konusunda diğer ülkelere örnek olur.”