spot_img
-6.2 C
Moskova
spot_img
Ana SayfaGündemRusya-Türkiye-İran Üçlü Zirvesi, Rusya’da nasıl yankılandı?

Rusya-Türkiye-İran Üçlü Zirvesi, Rusya’da nasıl yankılandı?

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılımıyla Türkiye, İran ve Rusya arasında düzenlenen “Astana Formatında Yedinci Üçlü Zirve Toplantısı”, özellikle ABD ve diğer Batı basınının takip ettiği ve bölgesel politikaların şekillendirildiği zirve olarak nitelendirilirken, Rus basınındaki yankılarını haber başlıklarıyla sizler için kısaca derledik.

Tass: Rusya, İran ve Türkiye, Suriye’deki yasadışı yönetim girişimlerini karşı

Rus haber ajansı Tass, Astana formatının garantörler olan Rusya, Türkiye ve İran’ın Suriye’de yerinden edilen mültecilerin Suriye’deki ikamet yerlerine güvenli ve gönüllü olarak geri dönmeleri gerektiğine de dikkat çektiğini yazdı.

Putin, Reisi ve Erdoğan, Suriye’deki tüm yasadışı özyönetim girişimleri de dahil olmak üzere terörle mücadele bahanesiyle bölgede gerilim yaratmaya yönelik tüm girişimleri reddederken, Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü baltalamayı ve komşu ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit etmeyi amaçlayan ayrılıkçı planlara karşı kararlılıklarını dile getirdi.

RIA Novosti: Putin, Suriye’deki IŞİD ve diğer terörist örgütlerin kalıcı olarak kökünün kazılması çağrısında bulundu

Rus resmi haber ajansı RIA Novosti, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Tahran’da Rusya’da yasaklanan IŞİD terör örgütüyle birlikte diğer aşırılık yanlısı grupların Suriye’deki varlığına kalıcı olarak son verilmesi çağrısında bulunduğunu yazdı.

Tahran’daki görüşmelerin ardından üç liderin bir sonraki zirvenin Rusya’da yapılmasına karar verdikleri de vurgulandı.

Komsomolskaya Pravda: Putin, Suriye’deki uluslararası terörizmin bel kemiğinin kırıldığını söyledi

Rusya Devlet Başkanı, Türkiye ve İran ile birlikte yürütülen ortak çalışmalar sayesinde Suriye’de uluslararası terörizmin belinin kırıldığının altını çizdi.

Putin, konuşmasında, “ IŞİD ve bu ülkede hüküm süren diğer terörist grupların ana güçleri, Rusya, Türkiye ve İran’ın ortak çabaları sayesinde yenilerek ülkenin çoğu toprakları üzerindeki kontrol yeniden ele geçirildi” ifadelerine yer verdi.

Rus lider, Suriye’deki krizin çözümüne yönelik üçlü görüşmelerin çok yapıcı ve faydalı olduğunu da kaydetti.

Lenta: Rusya, Türkiye ve İran, Suriye’deki krizin diplomasi ile çözülmesinde kararlı

Rus lider, Rusya, Türkiye ve İran’ın Suriye’deki krizin ancak diplomasi yoluyla çözülebileceğini belirlediğini duyurdu.

Diğer ülkelerin de Suriye’ye insani yardımlarını artırması gerekliliğinin altını çizen Putin, Suriye’de dışarıdan herhangi bir model veya reçete ile meselelerin çözümü yerine ülkenin kaderinin Suriyelilere bırakılması gerektiğini ifade etti.

Üç lider, düzenli görüşmelerin yıl sonundan önce gerçekleşmesi gerektiğini de ekledi.

Vzglyad: Putin, ABD’nin Suriye’yi yağmalamaya son vermesini istedi

Rus lider, Tahran’daki görüşmeler sonunda yaptığı açıklamada, ABD ve İsrail’in Suriye’yi yağmalamayı bırakması gerektiğini söylerken, bu durumun Rusya, Türkiye ve İran’ın “ortak tutumu” olduğunu da sözlerine ekledi.

Putin, Rusya’nın Rus-Türk ortak gözlem konvoylarının faaliyet gösterdiği Suriye’deki durumun nasıl istikrara kavuşturulacağı konusunda Türkiye ve İran ile bazı anlaşmazlıkları olduğunu belirtirken, Moskova’nın Suriye’deki bütün toprakların resmi Şam makamlarının kontrolüne geçmesi gerektiğine inandığını, bu durumda diğer tüm ortakların Suriye’nin resmi makamlarıyla diyalog yürütmesi gerekeceğinin altını çizdi.

Bu noktada özellikle Suriye’de Fırat’ın doğusundaki zor durumu değerlendirdiklerini söyleyen Putin, “Orada bazı Batılı ülkelerin desteğiyle Suriye’nin toprak bütünlüğüne aykırı olarak yasa dışı yabancı askeri bulundurma ve tutma çabaları var. Orada bölücülüğü kışkırtma çabaları var. Rusya tarafı olarak bize göre, Fırat’ın doğusundaki bölge, Suriye hükümetinin kontrolünde olmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Putin ayrıca Suriye’ye yönelik yaptırımların feci sonuçlara yol açtığını, ülkedeki çoğunluğun yoksulluk sınırının altında yaşadığını söyledi.

İzvestia: Putin, İran ve Türkiye’nin Suriye’deki terörist gruplarla ilgili kaygılarına katılıyor

Üçlü görüşme sonrasında basın mensuplarına, “Suriye’nin terörden kurtulması gerekiyor” diyen Rus lider, Rusya’nın Türkiye ve İran ile Suriye konusunda ufak tefek görüş ayrılıkları olsa da ülkelerin Suriye meselesinde dayanışma içerisinde olduğu güvencesi verdi.

Putin, “Biz (Rusya,Türkiye ve İran), Suriye’de her türlü terörizmle mücadele konusunda kararlıyız, hemfikiriz. Biz ilerde de dış güçlerin Suriye’de bulunan terör güçlerini kendi egoist ve jeopolitik hedefleri için kullanmasını inceleyeceğiz, takip edeceğiz ve sona erdireceğiz.” diye konuştu.

Türkiye-İran-Rusya Üçlü Zirvesi’nin ardından ortak açıklama

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Tahran’daki üçlü zirvesinin ardından yapılan ortak açıklamada, Suriye’nin çeşitli bölgelerindeki terör örgütlerinin ve bunlarla iltisaklı farklı isimler altındaki gruplardan gayrimeşru özyönetim teşebbüslerine, Suriye’deki insani durumdan Suriyelilere yardımların artırılması çağrısına kadar çeşitli konularda mesajlara yer verildi.

Türkiye, İran ve Rusya arasında Tahran Uluslararası Konferans Salonu’nda düzenlenen “Astana Formatında Yedinci Üçlü Zirve Toplantısı”nın ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in ortak açıklaması yayımlandı.

Açıklamada, devlet başkanlarının, Suriye’de sahadaki güncel durumu ele aldığı, 1 Temmuz 2020’de video konferans yoluyla yapılan son toplantının ardından meydana gelen gelişmeleri değerlendirdikleri ve aralarında varılan mutabakatlarla dışişleri bakanlarının ve temsilcilerinin toplantılarındaki mutabakatlar uyarınca, üçlü iş birliğini güçlendirme hususundaki kararlılıklarını vurguladıkları belirtildi.

Liderlerin, ayrıca son uluslararası ve bölgesel gelişmeleri ele aldıkları ve Astana sürecinin, Suriye krizinin barışçıl ve sürdürülebilir çözümündeki öncü rolüne vurgu yaptıkları kaydedildi.

Devlet başkanlarının, Suriye’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli bağlılıklarını vurguladıklarına yer verilen açıklamada, liderlerin, bu ilkelere evrensel olarak saygı gösterilmesi ve kim tarafından yapılırsa yapılsın hiçbir eylemin söz konusu ilkeleri zayıflatmaması gerektiğine işaret ettikleri bildirildi.

Liderlerin, terörün her tür ve biçimiyle mücadele etmek amacıyla birlikte çalışmaya devam etme kararlılıklarını dile getirdikleri aktarılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

“Devlet başkanları, sivil tesisleri hedef alan ve masum can kayıplarına neden olan saldırılar da dahil olmak üzere, Suriye’nin çeşitli bölgelerindeki terör örgütlerinin ve bunlarla iltisaklı farklı isimler altındaki grupların artan varlık ve faaliyetlerini kınamışlardır. Suriye’nin kuzeyi ile ilgili tüm düzenlemelerin eksiksiz bir şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir. Gayrimeşru özyönetim teşebbüsleri dahil olmak üzere, terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetmişler ve Suriye’nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün yanı sıra komşu ülkelerin milli güvenliğini tehdit eden sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil olmak üzere ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını vurgulamışlardır.”

Suriye’nin kuzeyindeki durum

Liderlerin, Suriye’nin kuzeyindeki durumu ele aldıkları, bu bölgede kalıcı güvenlik ile istikrarın ancak ülkenin egemenliği ve toprak bütünlüğünün muhafazası temelinde sağlanabileceği hususunun vurgulandığı, bu yöndeki çabalarını koordine etme hususunda mutabık kaldıkları belirtilen açıklamada, “Devlet başkanları, Suriye’ye ait olması gereken petrol gelirlerinin yasa dışı olarak ele geçirilmesine ve aktarılmasına karşı olduklarını ifade etmişlerdir.” denildi.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

“Devlet başkanları, uluslararası insancıl hukuk uyarınca, sivillerin ve sivil altyapının korunmasını sağlarken, terör örgütleriyle bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve varlıkların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki süregiden iş birliğinin devam ettirilmesi hususundaki kararlılıklarını teyit etmişlerdir. İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki durumu ayrıntılarıyla ele almışlar ve sahada sükunetin sağlanması için İdlib’le ilgili bütün anlaşmaların tam olarak uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir. İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nin içindeki ve dışındaki sivillere tehdit oluşturan terörist grupların varlığı ve terörist faaliyetleri konusunda ciddi endişelerini dile getirmişlerdir. İnsani durum da dahil olmak üzere, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi ve çevresindeki durumdaki normalleşmenin sürdürülebilir olmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermek hususunda mutabık kalmışlardır.”

Suriyelilere yönelik yardımları artırma çağrısı

Suriye’deki insani durumdan duydukları derin endişeyi de liderlerin kaydettiğine yer verilen açıklamada, şöyle devam edildi:

“Uluslararası hukuka, uluslararası insancıl hukuka ve BM Şartı’na aykırı tüm tek taraflı yaptırımları, ayrıca, belirli bölgelere yönelik muafiyetler uygulamak suretiyle ayrılıkçı gündemlere yarar sağlayacak ve ülkenin parçalanmasına yol açabilecek ayrımcı önlemleri reddetmişlerdir. Bu bağlamda, başta BM ve insani yardım kuruluşları ile diğer hükümet/hükümet dışı uluslararası kuruluşlar olmak üzere uluslararası topluma, ayrımcılık, siyasileştirme ve önkoşullar olmaksızın ve daha şeffaf bir şekilde tüm Suriyelilere yönelik yardımlarını artırmaları çağrısında bulunmuşlardır.”

Liderlerin, Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 Sayılı Kararı çerçevesinde, BM’nin kolaylaştırıcılığında, Suriyelilerin öncülüğü ve sahipliğinde bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını teyit ettikleri aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Bu bağlamda, Astana garantörlerinin belirleyici katkılarının ve Soçi’deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresinin kararlarının uygulanmasının sonucunda ortaya çıkan Anayasa Komitesinin önemli rolünün altını çizmişlerdir. Anayasa Komitesinin müteakip oturumlarının sürdürülebilir ve etkili çalışmasını sağlamak için Komite üyeleriyle ve kolaylaştırıcı olarak BM Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ile sürekli etkileşimi desteklemeye hazır olduklarını yinelemişlerdir. Komite’nin anayasa reformu hazırlama ve halkın onayına sunma görevini yerine getirebilmesi ve çalışmalarında ilerleme kaydedebilmesi için çalışmalarında, Görev Tanımına ve Temel Usul Kurallarına riayet etmesi ve üyeler arasında mutabakat sağlanabilmesi için dış müdahale ve dışarıdan dayatılan zaman çizelgeleri olmaksızın uzlaşı ve yapıcı angajman anlayışıyla yönetilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Anayasa Komitesinin faaliyetlerini herhangi bürokratik ve lojistik engel olmaksızın sürdürebilmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir.”

Astana formatının ilgili çalışma grubu çerçevesinde tutukluların/kaçırılanların karşılıklı salıverilmesinin sürdürülmesi hususundaki kararlılıklarının liderlerce altının çizildiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Devlet başkanları, çalışma grubunun, Suriyeli taraflar arasında güven inşa etmekteki etkisini ve gerekliliğini kanıtlayan özgün bir mekanizma olduğunun altını çizerek, tutukluların serbest bırakılması konusundaki çalışmalarını sürdürmeye, cenazelerin teslimi ve kayıp kişilerin kimliklerinin belirlenmesi konusundaki faaliyetlerini görev tanımına uygun olarak genişletme kararlılıklarını açıklamışlardır. Sığınmacıların ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin, geri dönme ve bu çerçevede desteklenme haklarını teminen, Suriye’deki asıl ikamet yerlerine güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin kolaylaştırılmasının gerekliliğinin altını çizmişlerdir. Bu bağlamda, uluslararası topluma, bu şahısların yeniden yerleşimleri ve günlük normal yaşamlarının tesis edilmesi için uygun katkılar sağlama ve yük paylaşımında daha fazla sorumluluk alma; bu meyanda, temel altyapının restorasyonu da dahil olmak üzere, özellikle su, elektrik, sanitasyon, sağlık, eğitim tesisleri, okullar, hastaneler ile uluslararası insancıl hukuka uygun insani mayın faaliyetleri dahil erken toparlanma projeleri aracılığıyla Suriye’ye yönelik yardımları artırma çağrısında bulunmuşlardır.”

İsrail’in, Suriye’deki askeri saldırıları

Devlet başkanlarının, İsrail’in, sivil altyapı dahil Suriye’deki askeri saldırılarını kınadıkları belirtilen açıklamada, “Devlet başkanları, bu saldırıların, uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve Suriye’nin egemenliğini ihlal ettiğini değerlendirmişler; bölgeyi istikrarsızlaştırdığını ve gerginliği tırmandırdığını teslim etmişlerdir. İsrail’in bu bağlamda aldığı tüm karar ve önlemleri de geçersiz sayan ve bunların hiçbir hukuki etkisi olmadığını değerlendiren BM Güvenlik Konseyi’nin 242 ve 497 Sayılı Kararları başta gelmek üzere, Suriye Golanı’nın işgalini reddeden ilgili BM kararlarının hükümleri dahil, evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk kararlarına uyulması gerekliliğini teyit etmişlerdir.” ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, Suriye meselesine ek olarak, ortak siyasi ve ekonomik iş birliğini artırmak için farklı alanlardaki üçlü koordinasyonu güçlendirmeye yönelik isteklerin de teyit edildiği belirtildi.

Açıklamada ayrıca, Astana Formatında düzenlenen Suriye konulu Uluslararası Toplantının 19’uncusunun 2022 yılının sonuna kadar düzenlenmesini teminen temsilcilerin görevlendirilmesinde ve bir sonraki Üçlü Zirvenin Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in daveti üzerine Rusya’da gerçekleştirilmesinde mutabık kalındığı kaydedildi.

spot_img

Ocak ayında Rusya’da şarap üretimi arttı

Federal Alkol ve Tütün Piyasaları Kontrol Servisi’nin(Rosalkogoltabakkontrol) verilerine göre Rusya'da şarap üretimi, Ocak 2024'te bir önceki yıla kıyasla yüzde 20,4 artarak 1.923 milyon dekalitreye...
spot_img
spot_img

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

www.antyapi.com.trspot_img

Gözden Kaçmasın

spot_img
spot_img
faizsiz kredi
gaziantep escort ataşehir escort bayan malatya bayan escort