Semerkant Notlarım…

0
818

Semerkant Zirvesi’nin, sıradan bir Şangay İşbirliği Örgütü Zirvesi değil tarihi bir zirve olduğunu düşünüyorum. En azından orada gördüklerim ve yaşadıklarım bana bunu hissettirdi.

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin liderler seviyesinde geldiği noktanın halka yansıması çok yakın ve vizelerin kaldırılması gibi ilk meyvelerini de vermeye başlayacak.

Özellikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in altını çizdiği, “Dünya nüfusunun yarısından fazlası ŞİÖ’ye üye ülkelerde yaşayor. Dünyanın toplam Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYH) yaklaşık dörtte birine sahip.” cümlesi tam da “Ne işimiz var orada?” diyenlere cevap niteliğinde. Herkes ile konuşabilen olma diplomasisi yürütebilmek bence çok önemli.

Özellikle Rusya- Ukrayna gerginliğinde Türkiye’nin yürüttüğü dengeli dış politikanın olumlu geri dönüşlerini görmüşken…Bunu neden her tarafta yürütmeyelim. Zaten ülkemizin jeopolitik konumu Doğu ile Batı arasında bir köprü ve bize bu misyonu coğrafik olarak da yüklemişken…

Her zaman ve her yerde en önemli şey ülkenin ekonomik kalkınması; Avrupa Birliği’nde olur ŞİÖ’de olur fark etmez. Önemli olan, ülkenin ekonomisinin ve vatandaşlarımızın yaşam standartlarını arttıracak koşullar oluşturması.

Ben bu ziyarete sadece Putin- Erdoğan görüşmesini takip etmek için gittim. Zirvede şunu çok net gördüm ve hissettim ki bizim Rusya ile ilişkilerimiz artık başka bir seviyeye doğru evrilmiş durumda. Biz hem fiziki anlamda hem de diplomatik anlamda Rusya ile Batı arasında bir köprüyüz. Fiziki anlamda Rusların hem seyahatlerinde hem de ticaretlerinde dünyaya açılış kapısı, diplomatik anlamda da yeniden kutuplaşan dünyada bloklar arasında diyalog köprüsüyüz.

Putin’in Erdoğan’a orada gösterdiği ilgi ve Türkiye ile ilgili kurduğu cümlelerin yansımasını, Çin ve Hindistan gibi dünya arenasındaki dev ülke liderlerinin yaklaşımlarına da yansıdığını gördüm.