Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya’nın ileri görüşlü liderlerin başa geçmesi durumunda Batılı ülkelerle ciddi bir diyalog yürütmeye hazır olduğunu söylerken, mevcut durumda bunun mümkün olmadığını aktardı.
Primakov Enstitüsü tarafından bu yıl 9’uncusu düzenlenen Primakov Okumaları kapsamında konuşan Lavrov, Batı’nın Rusya ile işbirliğini durdurduğu ve genel olarak Rusya’ya karşı bir duvar ördüğünü belirtirken, “Biz, birkaç yıllık seçim döngülerinin biraz ötesini görebilen, birilerinin oğlunu hapse attırma arzusundan çok ilişkilerde derinlik arayan, ABD’nin peşine takılarak birinin beceriksizliğini kanıtlama arzusundan daha fazlasını vaad eden aklı başında Batı lideriyle görüşmeye hazırız” diye konuştu.
Ayrıca Rusya’nın mevcut durumdan bir trajedi yaratmadığını da kaydeden Lavrov, asıl trajediyi Batı medeniyetinin yaşadığını vurgulayarak, “Aslında durum Amerikalıların ortaya koyduğu küreselleşme ilkelerine bağlı kalan, herkese kendi ilkelerini empoze etmeye çalışarak saygısızca müzakereleri sürdürmeyi yeğleyen ve bu şekilde kendilerini tamamen itibarsızlaştıran Batı için çok daha trajik” dedi.
Amerikalılar tarafından öne sürülen küreselleşme ilkelerine dayalı dünya düzeni sisteminin, eşitlik temelinde müzakerelerden aciz olduğu için kendini tamamen tükettiğine dikkat çeken Dışişleri Bakanı, Rusya’nın Avrupa Birliği’nin yeni çok kutuplu dünyanın kutuplarından biri olmasını istediğini, ancak bunun ABD’den bağımsızlığa kavuşması ile mümkün olabileceğini belirtti.
Macron’un ABD ziyareti
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ABD ziyaretini değerlendiren Lavrov, ziyaretin sonuçlarının Avrupa’nın henüz çıkarlarını koruyamadığını teyit ettiğinin altını çizerken, “Avrupa’nın ABD’nin çıkarlarıyla örtüşmeyen çıkarlarının olduğu aşikardır. Avrupa’nın bu çıkarları koruyamayacağı da bir gerçek. En azından Macron’un Washington ziyaretinin sonuçları bu düşüncemi güçlendiriyor. Washington eğer yarın yine bir şeyin kendisine uymadığını düşünürse, tereddüt etmeden ve müttefiklerine danışmaya bile gerek duymadan yeni yaklaşımlar ortaya koyacaktır” dedi.
Lavrov, konuşmasında, Amerikan tarzı küreselleşmeni artık sona erdiğini duyururken, bu sürecin kaçınılmaz olarak yaşanması gerekeceğini, buna paralel olarak Batılı liderlerin tuhaflıklarına ve üstünlük duygularına bağlı olmaması gereken finansal ve lojistik sistemlerin inşa edildiğini ifade etti.
Rusya’nın güvenilmezliğini, müzakere edilemezliğini ve yalancılığını tamamen kanıtlamış olan Batı’nın kendisinin yarattığı küreselleşme süreçlerine vicdanlı bir şekilde katılacağı ve onları kötüye kullanmayacağı konusunda hiçbir yanılsamaya sahip olmadığına dikkat çeken Lavrov, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın yer aldığı BRICS’in üye olma arzusu içinde olan tüm ülkelerin katılması halinde 15 ila 17 devletten oluşan küresel bir örgüte dönüşebileceğini söylerken, Rusya’nın gerçek ortaklarının BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) üyeleri olduğunu kaydetti.
Lavrov, NATO’nun genişlemesinin yalnızca Rusya ile ilgili olmadığına değindiği konuşmasında, “NATO’nun genişlemesi, Batı’nın yalnızca Rusya ile veya Sovyet sonrası ülkelerle değil, eski Varşova Paktı ülkeleri ile ilişkilerde ana itici güç olmaya devam ediyor. Bu ülkelerin neredeyse tamamı Kuzey Atlantik İttifakı tarafından emildi ve genişlemesi, Batı politikasının temeli olmayı sürdürüyor. Hem Gorbaçov’a hem de Yeltsin’e doğuya doğru genişlememe sözü verdiklerini reddetmediklerini yüzsüzce ve utanmadan kabul ediyorlar. O dönemin değerli Amerikan, Alman, İngiliz siyasetçileri, yazdıkları anılarında hem kendilerinden hem de meslektaşlarından alıntı yaparak sözlü garantilerin verildiğini teyit ediyor. Ancak bu görüşmelere katılan bir İngiliz diplomatın anılarında yer alan ifadede ‘Evet, bu tür sözler verdik ama sonra kimse bunları yerine getirmeyi düşünmedi, sadece durumu sakinleştirmek gerekiyordu’ sözleri zaten her şeyi bizim için açıklıyor” dedi.
Rusya’nın NATO’nun genişletilmemesi için en üst düzeyde imzalanmış yazılı taahhütlerin de olduğunu unutmadığına dikkat çeken Lavrov, 1999’da İstanbul’da güvenliğin bölünmezliği temasının işlendiği Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) Zirvesi’nde hiçbir ülke veya örgütün güvenliğini başkalarının güvenliğini ihlal ederek güçlendiremeyeceğine dair anlaşmaların imzalandığını, ancak Batı tarafından uygulanmadığı belli olan yükümlülüklerin işe yaramadığını sözlerine ekledi.
Yükselen dünya düzeninde Rusya ve Türkiye paneli de düzenlendi
Primakov Okumaları kapsamında Lavrov’un konuşması öncesi bu sabah “Yükselen dünya düzeninde Rusya ve Türkiye” başlıklı panel düzenlenmişti.
Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Mehmet Samsar ile RF Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Grushko’nun da takip ettiği panelde, CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Ünal Çeviköz ile Altınbaş Üniversitesi Rektörü ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Çağrı Erhan da konuşmacılar arasında yer aldı.
Moskova’daki World Trade Centre merkezinde düzenlenen programda bir gün önce Primakov Okumaları kapsamında düzenlenen” Küreselleşme krizinin zemininde Avrasya’da işbirliği” paneline konuşmacı olarak katılan ATA Platformu Direktörü Volkan Özdemir, Türkiye’nin Rusya’nın enerji ihracatı yapısında Almanya’nın yerini alabileceğini söylemişti.
Küresel ekonomideki bolluk döneminin sona erdiğini vurgulayan Özdemir, “Mali yaptırımlar ve enerji krizi nedeniyle artık Rusya’dan ucuz enerji kaynakları gelmeyecek. Başta Çin olmak üzere ithalatta ucuz mallar olmayacak. Agresif faiz politikası nedeniyle ABD’den hiçbir finansal varlık da güvenli gelir getirmeyecek” dedi.
Türkiye’nin Rusya’ya yönelik yaptırımları desteklemediğini ve bu sayede Rusya ile ticaret hacminde büyük artış kaydedildiğini aktaran uzman sözlerine şu şekilde devam etti:
“Rusya’ya karşı yaptırımların getirilmesiyle ilginç bir eğilimin geliştiğini görüyoruz. 50 yılı aşkın süredir yürürlükte olan bir sistemin bel kemiği olan ABD dolarının ulusal rezerv para birimi olarak değerini yitirmeye başlamasıyla şimdi kripto para birimlerinin de uluslararası ödeme sistemi SWIFT’in yerini almaya başladığını fark ediyoruz. Ukrayna krizi ile bu eğilim daha da hızlandı. Küresel finans sistemi, dolar ekonomisinden yerel para birimlerini de içeren çeşitlendirilmiş finansal araçları içeren yeni bir düzene geçiyor. Bu durum, ülkelerin doğrudan işbirliği yapması için alan yaratıyor. Bölgeselcilik küresel siyasette yoğunlaşırken, Türkiye jeopolitik olarak Rusya’ya yaklaşıyor. Halihazırda Rusya ekonomisiyle daha bütünleşmiş durumda. Ayrıca Türkiye, aylık 1 milyon doları aşan ihracatıyla Rusya pazarındaki en büyük üçüncü ithalatçı olarak Almanya’nın yerini alabilir.”