Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’daki krizin ABD’nin artık ihtiyacı kalmadığını anlayarak Kiev rejimini terk etmesiyle sona erebileceğini söyledi.
Tsargrad TV kanalına konuşan Lavrov, ABD’nin yirmi yıllık işgali sırasında güvendiği Afgan liderliğini terk ettiğini hatırlatarak, “Umarım modern politikacılar tarihe ve kendilerini kullanmak isteyen hegemonla ilişkilerin nasıl geliştiğine dikkat eder” ifadelerini kullandı.
Ukrayna krizinin de bununla bitip bitmeyeceği sorularını yanıtlayan Lavrov, bunu ihtimal dışı bırakmadığını söylerken, siyaset bilimcilerin bu konuda çok şey yazdıklarını, tüm bu krizin ABD’nin ihtiyacı olduğu sürece devam edeceğini tahmin ettiklerini hatırlattı.
“Kiev rejimi de ABD’nin ihtiyaç duyduğu sürece iktidarda olacak” diyen Rus bakan, Batı’nın Rusya’yı bitirmek amacıyla Ukrayna’daki durumu tırmandırmaya devam ettiğini vurgulayarak şöyle devam etti:
“Ağzı köpüren Batı her gün sloganlarını tekrarlıyor. Ukrayna’ya daha fazla silah, uzun menzilli füzeler ve tanklar vaad ediyor. Yakında savaş uçakları da verilecek. Rusya’yı yenilgiye uğratmak için uğraşıyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un sözlerine dikkat çekerim. Kendisi, Avrupa güvenlik mimarisinin Ukrayna’nın en güvenilir şekilde korunacağı şekilde inşa edilmesi gerektiğini, tüm bu mimaride zaten tükenmiş Rusya’ya da bir yer bulunması gerektiğini açıkladı. Bunun tek bir anlamı var. O da çatışmayı sürdürmek, sürekli olarak gerilimi artırmak. İngilizler uzun menzilli silahlar verdi. Bazı ülkeler eski Sovyet ve gelecek vaat eden modern Amerikan uçaklarını vermeyi düşünüyor. Çıta yükseltiliyor.”
Macron’un Rusya ve Çin’ arasındaki ilişkilerle ilgili yaptığı açıklamayı da değerlendiren Lavrov, ülkesinin Çin ile ilişkilerini güvenli olarak gördüğünü dile getirirken, Moskova’nın Pekin’den herhangi bir tehdit görmediğini söyledi.
Çin ile her düzeyde en yakın ve güvene dayalı ilişkilere sahip olduklarını yineleyen Rus Dışişleri Bakanı, Batı dünyası ülkeleri arasında bu tür ilişkilerin son derece nadir olduğunu, ancak bu durumun Rusya’yı ilgilendirmediğini kaydetti.
Rusya’nın Doğu’ya yönelik dış politika vektörünü değiştirmediğine dikkat çeken Lavrov, “Batı’nın kendisi bize sırtını döndü. Şimdi Rusya’nın Batı’ya sırtını döndüğünü söylüyorlar. Oysa Batı tüm çıkarlarını bir kenara bırakarak Rusya’ya yüz çevirdi” dedi.
Bakan, Batı’nın eşitlik ilkesine bağlı bir şekilde Atlantik’ten Pasifik Okyanusu’na kadar ortak bir ekonomik ve güvenlik alanı yaratmaya yönelik pembe umutlar ortaya attığında Rusya’nın işbirliğine hazır olduğunu hatırlatırken, “Rusya ile Avrupa Birliği arasındaki işbirliğinin en iyi yıllarında bile Moskova’nın Doğu ile ilişkiler kurduğunu unutmayalım. 2001’den itibaren başta Çin, Hindistan ve ASEAN ülkeleri olmak üzere ilişkilerimizi geliştirmeye çalıştık” diye konuştu.
ABD Ermenistan’a baskı yapıyor
Rusya Dışişleri Bakanı ABD’nin Rusya’nın Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) ve Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki (BDT) müttefiklerine tutmayacağı sözleri vererek sistemli ve alaycı bir şekilde Rusya’ya karşı baskı uyguladığının altını çizerken, “En yakın müttefiklerimizin ve stratejik ortaklarımızın eylemlerine, beyanlarına dayanan birçok gerçek var. Aynı zamanda müttefiklerimiz kendileri de ekonomik zarara yol açacak hiçbir şey yapmamaya çalışıyor. Kendilerini iki ateş arasında buluyorlar” dedi.
Ekonomik ilişkilerde aslan payının AEB ve BDT’ye düştüğüne vurgu yapan Lavrov, ancak Batı’nın Orta Asya ve Transkafkasya ekonomisindeki payını artırdığını, sistemli ve alaycı bir şekilde onlardan Rusya’ya karşı yaptırım uygulamalarını isteyen Batı’nın aynı zamanda bu ülkelerde, başta ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği olmak üzere Batı’dan finanse edilen sivil toplum kuruluşlarının (STK) ağını genişlettiğini aktardı.
ABD’nin Ermenistan’a Rus üssü ve barış güçleri ile işbirliğinden vazgeçmesini tavsiye ettiğini, karşılığında ise güvenlik sözü verdiğini kaydeden Lavrov, konuşmasını “ABD’nin Ermenistan yetkililerine Rusya’yı bölgeden çıkarmalarını, Rus Silahlı Kuvvetlerine bağlı askeri üssü kapatmalarını tavsiye ettiklerini zaten biliyoruz. (ABD) Onlara Ermenistan’ın güvenliğinin sağlanmasına yardımcı olacakları vaadinde bulunuyorlar. Bu açık bir provokasyon, diplomasi değil. Zaten artık diplomasi yok. Doğrudan rüşvet var” diyerek tamamladı.