Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Afrika ülkelerinin gelişimini engelleyen uluslararası terörizm ve aşırılık yanlısı ideolojilere karşı mücadelede Rusya’nın her zaman yardım sunduğunu vurgularken, ülkesinin kıtadaki orduların eğitimi ve kolluk kuvvetleri arasında deneyim alışverişinde bulunmaya hazır olduğunu söyledi.

St. Petersburg’da devam eden Rusya-Afrika Zirvesi’nin ikinci gününde düzenlenen genel oturumda konuşan Putin, uluslararası terörizm, aşırılık yanlısı ideolojinin yayılması ve korsanlık faaliyetlerinin kıtanın gelişimini engellediğini kaydederken, “Tüm bu tehditlere karşı Rusya da yardım sunuyor. Rusya Federasyonu ve Afrika ülkelerinin kolluk kuvvetleri, yapıları ve özel servisleri arasında en yakın işbirliği ile ilgileniyoruz. Afrika ülkelerinin askeri personelini ve kolluk kuvvetlerini hem kıtada hem de Rusya’da eğitmeye devam etmeye de kararlıyız” ifadelerini kullandı.

Rus lider, ülkesinin Nazizm’e karşı mücadelesindeki rolünün kolektif Batı tarafından kasten hafızalardan silinmeye çalışıldığını, ancak bu mücadelenin Afrika’nın ırkçılığa karşı mücadelesi gibi tüm dünyanın çıkarları için verildiğini hatırlatırken, “Bu mücadele Sovyetler Birliği tarafından tüm insanlığın çıkarları doğrultusunda insanlığı Nazizm’den kurtarmak için yürütüldü. Afrika’nın bağımsızlık, beyaz-siyah ayrımcılığı ve apartheid sisteme karşı verdiği mücadele de yalnızca Afrika’nın çıkarları için değil, tüm insanlığın çıkarları için yürütülüyor” dedi.

Egemenlik için mücadele kaçınılmaz

Rusya Devlet Başkanı, geçmişteki sömürgecilik faaliyetlerinin ömür boyu süreceğine inanan bazı Batılı ülkelerin siyasetlerinde hala kolonyal tahakküm yöntemleri kullandığını vurgularken, sömürgeciliğin bazı tezahürlerinin bugüne kadar ortadan kaldırılamadığını, özellikle ekonomik, enformasyonel ve insani alanlarda hala uygulandığına işaret etti.

Putin, bağımsızlık ve daha adaletli birçok kutuplu sistemin oluşturulmasına yardımcı olmak için devlet egemenliğinin savunulması gerektiğine dikkat çekerken, Rusya ve Afrika ülkelerinin dayanışma içinde olduğunun altını çizdiği sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Devletin egemenliği, hatasız ve tavizsiz savunulmalı, asla pes edilmemeli, asla dış baskı altında geri çekilmemeli. Özgürlük arzusuyla ülkenin egemenliği savunulmalı ve eşitliğe dayalı, adil ve çok kutuplu bir sistemin oluşumuna aktif olarak katılım gösterilmeli. Rusya ve Afrika devletlerinin bu konuda birbirleriyle tam bir dayanışma içinde olduğundan eminim. Bununla birlikte Afrika’nın birçok bölgesindeki durumun istikrarsız olduğunu biliyoruz. Etnik ve etnik çatışmalar henüz çözülmedi, şiddetli siyasi ve sosyo-ekonomik krizler devam ediyor. Bu durum elbette Batılı ülkeler tarafından uygulanan sömürge dönemi ve ‘böl ve yönet’ politikasının ağır bir mirasıdır. Ancak Afrika kıtasının gözlerimizin önünde dünyanın yeni bir güç merkezi haline geldiğini, siyasi ve ekonomik rolünün katlanarak arttığını da belirtmek isterim. Herkes er ya da geç bu nesnel gerçeği hesaba katmak zorunda kalacak.”