Rusya’da iş yapmak gerçekten son derece zorlu bir süreçtir. 21 yılı aşkın süredir bu coğrafyada faaliyet gösteren bir gazeteci olarak, Türk iş dünyasıyla birlikte bu zorlukları bizzat yaşamış ve tecrübe etmiş biriyim.
Rusya’da iş yapmayı, sıkça karşılaşılan engeller ve sürprizlerle dolu bir oyuna benzetiyorum. Çocukların oynadığı, çeşitli deliklerden kafalarını uzatan renkli balıklara çekiçle vurulan bir oyuncak vardır ya, işte burada iş yapmak da tıpkı o oyuna benziyor. Büyük bir çaba gösterip işinizi kuruyorsunuz, bir şeyler inşa ediyorsunuz, ancak aniden beklenmedik bir darbe alıyorsunuz ve başladığınız yere geri dönüyorsunuz. Bu tür olaylar periyodik olarak tekrarlandığı için, bu zorlu şartlar altında işine devam edebilen herkes gerçekten büyük bir başarıya imza atıyor.
Türk iş dünyası, sayısız engelle karşılaşmasına rağmen Rusya’yı asla terk etmedi. Türk girişimciler, her türlü krize ve belirsizliğe rağmen inançlarını yitirmeden Rusya’nın kalkınmasında önemli bir rol oynadılar. Örneğin, inşaat sektöründe birçok önemli projeye imza atarken, sanayi alanında da Rusya’nın ihtiyaç duyduğu birçok yedek parça ve tekstil ürününü sağladılar. Bu süreçte, Türk firmaları en zor zamanlarda bile Rusya’da varlık göstermeye devam etti.
Bu nedenle, Rus dostlarımızın Türk girişimcilerin ülkenin gelişmesine yaptığı katkıları dikkate alarak, bu girişimcileri daha adil bir şekilde değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizler, bu ülkede yaşanan tüm zorlukları Rus halkıyla birlikte göğüsledik. Ancak, bugün geldiğimiz noktada, hak ettiğimiz değeri görmediğimizi hissediyoruz. Örneğin, her hangi bir konuda Avrupa’dan ve Türkiye’den birileri arasında tercih yapılması gerektiğinde, hala Avrupalılar tercih ediliyor. Ancak bu Avrupalılar en ufak bir kriz anında veya olumsuzlukta Rusya’yı terk ederken, Türk girişimciler her zaman burada kaldı ve ülkenin kalkınması için çalışmaya devam etti. Bu gerçeklerin göz önünde bulundurulması gerektiğine inanıyorum. Rusya ile olan bu güçlü bağımızın, sadece ticari değil, aynı zamanda dostluk ve dayanışma temelli olduğu da unutulmamalı.
